20 Ekim 2010 Çarşamba

Masumiyetin Ziyan Oldu!


Son yıllarda ligimize daha önce hayal bile edemeyeceğimiz kariyerde teknik adamlar gelmeye başladı. Çok değil, 10 yıl öncesine kadar belki, ismini cismini duymadığımız oyuncular ve teknik adamlar ülkemizin futbol gündeminden gelip geçerken, yakın zamanda Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmış Del Bosque, kısa da olsa Inter kariyerine sahip Lucescu, Lazio ve Dortmund efsanelerinin yaratıcıları Zeman ve Scala, önemli bir Real Madrid kariyeri olan Toshack ve son olarak yine bir Şampiyonlar Ligi kupası sahibi Rijkaard...Bu isimler ligimizin lokomotifi olan "3 Büyükler" de çalışmış isimler. Ancak geçen sene Ankaragücü ve Gençlerbirliği de Roger Lemerre ve Thomas Doll isimleri ile hem herkesi şaşırttı, hem de bu tarz kariyerli teknik adamların ciddi çalışmalar sonucunda, Türkiye'de "diğer" takımlarda da görev alabileceğini herkese gösterdi.

Aslına bakarsanız bu isimler arasında ben uzun vadede en çok Gençlerbirliği&Thomas Doll evliliğinden bir verim elde edilebileceğini düşünmüştüm. Geldiği kulüp her ne kadar "tek adam" mantığında yönetilse de, tesisleşmede ve ekonomik anlamda iyi durumda olması sayesinde Alman hoca ile uzun vadeli bir çalışma sonucunda belirli başarılar kazanabileceklerini düşünmüştüm. Thomas Doll'un kısa teknik adamlık kariyerindeki en büyük çıkışı, Hamburg'da genç bir takımla 05-06 sezonunda elde ettiği Bundesliga 3.lüğü ve Inter-Toto şampiyonluğu olsa da, oynattığı futbol ve vizyonu ile sıfırdan başlanan bir projenin lideri ve imajı olabilir diye umut etmiştim. Thomas Doll tarafından olmasa da İlhan Cavcav tarafından, zaten beklediğim hayal kırıklığına bugün itibari ile uğratılmış durumdayım. Her zamanki gibi tazminat mevzuları ile işin cılkını çıkarıp nahoş bir şekilde kulüp ile ilişkisi kesildi Doll'un.

Şahsi fikrime göre çok da başarısız bir sezon geçirmedi Doll geçen sezon. Genç oyuncular ile çalışma konusunda zaten istekli ve başarılı olan bu iyi niyetli teknik adama, bana kalırsa son yılların en zayıf Gençlerbirliği kadrosu teslim edildi geçen sene. Ahmed Hassan'lı, Ali Tandoğan'lı, Skoko'lu kadrolardan sonra genç ve yurtdışı kökenli oyuncular ile sözleşmeler yapıldı ve Doll ile Avrupa fundementaline sahip, belli aralıklarla takviye yapılıp güçlendirilebilecek, temeli sağlam bir kadro üzerinde başlanacak bir projenin ışığını vermişlerdi bana. Yine de bu tecrübesiz ve isimsiz kadronun içinde Mustafa Pektemek başta olmak üzere, Hurşut ve Aykut Demir gibi gelecek için umut veren isimler parladı. İzlediğim bazı maçlarda ise bu takımın elbette takviye edilerek ligin ilk 5 sırası için savaşabilecek bir kaliteye ulaşabileceğine ikna olmuştum.

Bu sezon başında da prensiplerine bağlı kalarak Billy Mehmet ve Ermin Zec gibi dışarıdan potansiyelli isimler alındı. Altyapıdan Samet Aybaba zamanında takıma kazandırılan ve çok şeyler beklenen Soner Aydoğdu'dan daha çok yararlanılmaya başlandı. Geçen sene altyapısı oluşturulan takımın üstüne belli eklerle projeye devam edildi. Her ne kadar çok parlak sonuçlar alınmasa da biraz daha sabır ile başarının gelebileceğine Cavcav ve yönetim inanmadı ve Doll gitti. Üstelik bu projenin saygınlığının gerektirdiği bir şekilde değil. Önce Cavcav haftasonu açıkladı Doll'un gideceğini. Ardından tazminat mevzuları yüzünden anlamsız bir şekilde takım ile antremanlara çıktı Alman hoca ve bugün bu sefer resmi olarak açıklandı evliliğin sona erdiği.

Şimdi ne olacak ben size söyleyeyim. Yine ligimizin gezgin teknik adamlarından biri ile (muhtemelen Rıza Çalımbay, Giray Bulak, Güvenç Kurtar) anlaşılacak. Ne varsa "bizim çocuk" larda var denilecek ve takıma yine gezgin "abi" ler katılacak ve tabiri caizse bu kadronun masumiyeti bozulacak. Sonra ne olacak peki? Şampiyon mu olacak Gençlerbirliği? Tabii ki hayır...Bir kaç maç bu taze kan zırvaları ile kazanılmış maç ve ardından yine aynı hikaye. Olan da Doll ile başlanan ve pırıl pırıl isimlerle kurulan bu "kirlenmemiş" takıma olacak...

Açıklamaları, dobralığı, farklı duruşu, ismi ve hatta giyim tarzı ile bu kısır lige benim adıma çok renk katan Doll'un gidişine üzüldüm. Gençlerbirliği'nin bundan sonraki düşeceği hallere ise inanın hiç üzülmeyeceğim. Hakediyorlar çünkü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder