16 Ekim 2010 Cumartesi

Kaset geri sardı!


Beşiktaş geçen sene sıradan bir takımdı. Öyle ki Beşiktaş'ı tanımlama çabasındakiler "hedefi düşük" takımlar için kullanılan "gücünü sonuna kadar kullanan ancak üretemeyen" gibi cümleler kullandılar ki haklıydılar. Takım ne kadar istekli ve hırslı olursa olsun bir noktadan öteye geçemeyen, az gol yiyip bulacağı bir iki pozisyon ile düşük skorlu galibiyetleri hedef alan bir karaktere sahipti. Ayrıca kadro dar idi. Sıkışan maçları kenardan gelip çevirecek adam neredeyse hiç yoktu. Liderliğe soyunan, sorumluluk alan oyuncu eksikliği vardı.

Peki bu sene ne oldu? Takıma Quaresma ile hırs ve yaratıcılık, Guti ile liderlik ve zeka katıldı. Kadro derinleştirildi. Seyirci ile arası nahoş olan bir kaç oyuncu ile yollar ayrıldı. Sezon başında Avrupa kupasında oynanan basit maçlarda alınan galibiyetler ve bol gol ile de bir moral ve motivasyon yakalandı. Ancak bu süreçte bütün yükün bu iki oyuncuya (ve tabii ki Ernst'e) fazla binmesi diğer oyuncuları biraz rahatlığa itmiş olabileceğinden korkmuştum açıkçası. Bundan başka bu iki yıldız ile skor bulmaya başlayan ve gol yese de maçları çeviren bir takım izlemiştik. Bu da takımın özellikle defans hattındaki defolarını örtmüştü. Şimdi yaşanılan durumu anlatan bir söz var. Takke düştü, kel göründü...

Önce Quaresma'nın ve ardından Guti'nin sakatlanması Beşiktaş'ın geçen seneki gibi zorlayan ama üretemeyen karakterine geri dönmesine sebep oldu. Üstelik bu sefer geçen seneki gibi zor gol yiyen bir defans hattı da yok ellerinde. İki hafta önceki Trabzon maçı ve özellikle bu akşam kaybedilen Manisa maçı bu iki oyuncunun verdiği o sezon başındaki havayı aldı götürdü.

Benim anlamakta zorlandığım birkaç konu var. Öncelikle takımın defans hattında sezon başından beri olan problem hala devam ediyor. Daha kötüsü, giderek oturması gereken defans düzeni gittikçe daha da bozuluyor. Her geçen hafta burada oynayan ikililer sanki birbirleri ile ilk defa oynuyormuş gibi acemileşiyorlar. Bu akşam önce Toraman-Ferrari ardından da Toraman-Zapo ne adam ne de alan paylaşma konusunda yeterli değiller. Schuster'in oynatmaya çalıştığı sistemin farkındayız evet ama bu sistemde bu kadar açık vermek, ve üstelik 4 ay geçmesine rağmen, çok mantıklı gelmiyor bana. En büyük probemlerden biri bu.

İkincisi ise bazı oyuncuların performans olarak geriye gitmeleri, bazılarının ise sezon başından beri hiçbirşey verememeleri. Necip, Aurelio geldikten sonra ortalarda yok. Tamam etkilenmiştir, yerini kaybetmiştir ancak normalde yapabildiğini bildiğimiz bazı şeyleri hiç yapmaması onun adına eksi puan. Holosko ve Nihat sezon başından beri hiç yoklar. Fatih Tekke'den hiç yararlanamadılar. Tabata şans bulduğu halde belli bir çizginin ötesine geçemedi. Hal böyle olunca kağıt üstünde geniş gözüken kadro son bir aydır küçüldükçe küçüldü. Takımın zekası ve hırsı da tribünlere çıkınca ortaya geçen seneki takım ve karakter çıkmış oldu.

Schuster'in önündeki en zor denklem defans denklemi. Sağlık ve performans konusunda istikrarın sağlanması lazım. 5 stoperle sezona başlandı. Birini oynamadan kaybettiler. Ferrari bir maç var, bir maç yok. Yine bir adale sakatlığı yaşadı bu maçta. Zapo performans olarak sürekli geri gidiyor. Ersan'ı ise Schuster hiç düşünmüyor olmalı ki göremiyoruz. Sadece Toraman ile de gitmiyor işte.

Sonuç olarak üstüste alınan 2 yenilgi ve hafta içi olası bir Porto mağlubiyeti sezon başından beri arkasından esen rüzgarı bir anda önünde hissetmesine yol açacaktır Beşiktaş'ın. Bu yüzden Porto maçı çok çok önemli. Hem düşen moralleri yükseltme adına, hem de kaseti geri saran takımın bu seneki oyun karakterini tekrar kazanma adına...

NOT: Beşiktaş seyircisi istikrarsız adamı, saçma sapan hareket yapan adamı sevmiyor. Misal zamanında Çağdaş. Bir bekin ya da stoperin yapmaması gereken herşeyi yapardı. Misal geçen seneki İbrahim Kaş. Misal Erman Güraçar...Bu sene de Hakan yavaş yavaş bu yolda ilerlemeye başladı. Bu maçta yediği goller bir yana, iki hareketi var ki zorlasan yapamazsın...Basit oynamak ayıp birşey değil. Kimsenin Hakan'dan topukla pas atmasını ya da eliyle alacağı topu ayağı ile almasını beklediği yok. Bu yola girerse işi zor Hakan'ın. Bu maçta ıslıklanan tek adamdı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder