20 Ekim 2010 Çarşamba

Doll, Rijkaard ve "Bizim Oğlancılık" felsefesi


Geçen sene ligimizde 34 haftada 18 teknik adamdan sadece 7 tanesi görevlerinden alındı ya da istifa etti. Bu oran, bir önceki sene daha ilk 9 haftada 10 teknik adamın işini kaybetmesine kıyasla gayet mantıklı bir orandı. Bugüne gelirsek eğer, bu haftakilerle beraber ilk 8 haftada 5 teknik direktör istifa etti ya da ettirildi. Yakın zamanda Yılmaz Vural cephesinden de bir istifa haberi duyarsak şaşırmayalım. Böylece biraz zorlama ile 08-09 sezonundaki istatistiği yaklaşacağız.

Bülent Uygun'un Buca'dan Eskişehir'e geçişi dışında diğer işini kaybeden teknik direktörler herhangi bir takım ile anlaşmadı. Muhtemel bir Rıza Çalımbay/Gençlerbirliği anlaşması da izleyebiliriz yakında. Kimbilir belki Rijkaard/Liverpool bile olabilir.

Bu hafta ise benim açımdan biraz hüzünlü ayrılıkların yaşandığı bir hafta. Bu topraklarda çalışması taraflı tarafsız herkes tarafından sevinçle karşılanan Rijkaard ve benim fikrime göre iyi işler yapmakta olan Thomas Doll görevlerinden alındı. Üstelik hiç haketmedikleri bir üslup yanlışlığı ile...

Thomas Doll olayına bir önceki yazıda değindim. Rijkaard hakkında bir kaç cümle etmem gerekir ise Galatasaray yönetiminin kendi ipini çektiği haftadır bu hafta. Futbolun dünü yok lafı çok klişedir ve bazen maalesef doğrudur. Ancak dünden kastımız da daha bir kaç ay öncesi olmamalıdır. Bu bir kaç ay öncesi de Adnan Polat'ın "her ne olursa olsun" Rijkaard ile yola devam edeceklerini biraz da popülist bir dille açıklama yaptığı tarihlere tekabül eder. Sözüm ona Rijkaard'a 2 yıl daha uzatma teklif etmişler ama Hollandalı bu teklifi "önce aldığı parayı haketme" sebebi ile geri çevirmiş. Bir kere Avrupalı ve bu kadar profosyonel insanlar bu tarz olaylara bizdeki gibi bakmazlar. Rijkaard'ın gözünde o sözleşmeye imza attığı gün o parayı haketmiştir zaten. Öyledir de zaten...Siz sözleşmeleri yaparken boşuna oraya tazminat ya da prim gibi ayrıntıları koymuyorsunuz. Birisini işten kovarsanız ona tazminat ödemek zorundasınız onu mağdur etmenizden ötürü. Prim ise adamın kazandığı başarı sonucu hakettiği, sizin onun işin yapmanın ötesine geçme durumuna ve başarısına biçtiğiniz değerdir. Yaptığınız mukavele, yani bu çalışanın maaşı, sigortası vs.vs. ise onun hakettiği paradır. Yani Rijkaard, Adnan Polat'a "dur başkan ben şunu bi hakedeyim, sonra helalleşiriz" diye birşey dememiştir. Düşüncesi bile komik!

Şimdi yönetimi sopalamaya devam etmeden evvel bir konuda da haklarını vereyim. Bu ayrılış şeklinin üslubu kötü olsa da en azından tazminat konusunda işin suyunu çıkarmadan (bildiğim kadarı ile pazarlıksız, Rijkaard ve yardımcılarına toplamda 6 milyon Euro'ya yakın bir para vererek) bu işi bitirdiler. FIFA'da 5 insan boyuna ulaşmış vukuat dosyalarımıza bir yenisi eklenmeyecek, buna sevinebiliriz. Velhasıl işin geri kalan kısmı hem Galatasaray adına hem de Rijkaard adına hoş olmadı.

Sportif başarı elbette önemli. Hele bizde hayati derecede önemli. Galatasaray'ın bu sene içinde bulunduğu durum da tam anlamı ile bir "başarısızlık". Türlü türlü sebepleri var. Rijkaard da bu sebeplerden biridir mutlaka. Ama tek suçlu değildir. Hele bu yönetimin olduğu yerde hiç değildir. Pazar akşamı malum Manisa maçının ardından statta toplantı yapan bir yönetim kurulunun verdiği manzaradan belliydi Rijkaard'ın gönderileceği. Hatta o akşam bir çok programda Rijkaard'ı gönderip, Karaman'ı getirip, onun takımı nasıl oynatacağına dair tartışmalar bile vardı. Neyse, işin şık olmayan tarafı, gönderileceği belli bir teknik adam, hele beğenirsiniz beğenmezsiniz Rijkaard (ve Neeskens) kariyerinde iki teknik adamı hafta ortasına kadar bekletmek&oyalamak kısmıdır. Çok bariz ki Galatasaray yönetimi, dağılan camiayı toparlama ve kendilerini aklama adına "biz dağıttık, bizim oğlan toplasın" mantığı ile camiadan birini getirecekti takımın başına. Bu tarz hamleler, yönetimlerin "kendini temize çıkarma" hamlelerinden başka bir şey değildir. Misal Tigana sonrası Rıza, misal Daum sonrası Aykut...Elbette ki Fatih Terim düşünüldü öncelikle. Konuşuldu, edildi ve belli ki Terim de önce Rijkaard'ın gitmesini şart koştu kendisinin gelmesi için (Milli Takım'a ikinci gelişinde de önce Ersun Yanal'ı gönderin demişti). Ama planlar bugün öğlen ters tepti. Araya belki bizim de bilmediğimiz hesaplar ve egolar girdi ve bu iş olmadı.

Şimdi ne olacak? Muhtemelen ihale Tugay'a kalacak gibi gözüküyor. En azından bu haftasonu oynanacak Fenerbahçe maçı için. Yönetim bombayı satacak birini bulamayınca en uygun aday o bence. Fener maçında alınacak olası iyi bir sonuç ile de "bakın biz seçtik mi böyle adam seçeriz" diyip onunla yola devam edilir. Hakan Şükür'lü, Hagi'li bir senaryo da olabilir. İşin gerçeği, seçim ne olursa olsun camianın içinden birini bu karmaşadan çıkmak için maşa olarak kullanacaklar. Fatih Terim blöfü gördü ve yemedi bana kalırsa. Benim yanacağım kısım ise Tugay'ın bu karmaşada harcanma olasılığıdır. Yıllarca Premier Lig'de oyuncu olarak ve ardından kısa da olsa antrenör olarak yaptığı saygın kariyeri umarım bu toz duman ortamda heba etmez. Bana kalırsa Ada'dan Türkiye'ye dönmesi de tamamen hataydı ama oldu.

Toparlamak gerekirse Doll ve Rijkaard özelinde kulüplerimizin yönetim anlayışı yine göçük altında kalmıştır. Görüldüğü üzere İstanbul veya Anadolu farketmiyor. Küçük hesapların peşinde koşan yöneticiler ve kendi pisliklerini başkalarına temizletme adına her daim sarıldıkları "bizim oğlancılık" zihniyeti. Olan da bu ateşten gömleği giymeyi kariyerlerinin fırsatı olarak gören ve kariyerlerini başlamadan bitiren teknik adam adaylarına oluyor.

NOT: Galatasaray taraftarları arasında güzel bir oluşum başlamış. Ben de diğer bloglardan gördüm. Yönetime tepki olayı değil, Rijkaard'ı hakettiği gibi uğurlama amaçları...Link altta...Umarım yeterince toplanabilirler ve ezerek, döverek, sevgi manyağı ederek karşıladığımız bu yıldızlardan birini bu sefer yanında sadece menajeri ya da tercümanı olmadan, binlerle ve yine tezahüratlarla uğurlarlar. Böylece Türkiye'de daha önce hiç görmediği bir resmi görmüş olur hayatında...

http://www.footballove.com/2010/10/20/rijkaardimizi-ugurluyoruz/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder