20 Şubat 2010 Cumartesi

Engin Baytar



Bazen hayatta insanlar, ikinci şansı hakederler. Hatalarını düzeltmek, yeniden başlayabilmek için...Bazıları maalesef bu şansı bulamaz ve silinir giderler piyasadan. Bazılarına ise ikinci şans bir kez değil, birkaç kez verilir. Ama yine de ısrarla değişmezler, değişmek için çaba göstermezler.

Trabzonsporlu Engin Baytar da bu ikinci şansın, üstelik birkaç kez, ayağına kadar geldiği isimlerden birisi. Bu sezon zaman zaman iyi performans gösterdiği maçlar oldu. Belki de birçok kişinin, onun bu şansını iyi kullandığı yönünde düşüncesi olabilir, ancak Engin'in saha içindeki itici yanları o kadar çok ki, ben kendi adıma futbolundaki ilerlemeyi göremiyorum. Futbola karşı tarafsızlığımı yitirdiğim ve kızgınlığımın, futbol sevgimin önüne geçtiği ender durumlardandır saha içinde bu tarz futbolcuları izlediğim anlar. Engin belki gerçekten de yetenek olarak vasatın üstünde bir oyuncu kategorisine girebilir. Ancak saha içinde rakiple, hakem ile, takım arkadaşları ile, top ile ve hatta kendisi ile olan kavgası yaptığı herşeyin önüne geçiyor. Yere her düştüğünde, rakibe yaptığı her faulde, attığı her yanlış pasta ve kendisine atılan her yanlış pasta, kısacası herhangi bir pozisyonun içinde, öfkeli, sevimsiz ve kavgacı bir tavrı var bu oyuncunun. Gençlerbirliği ve Eskişehirspor'da tutunamamasının sebeplerinden biri de herhalde oyuna olan bu yaklaşım tarzıdır. Geçen sene saha içinde takım arkadaşları ile yaşadığı tartışmaları hatırlıyoruz. Bir futbolcu için, sebep her ne olursa olsun, üzerine yapışabilebilecek en kötü etiketlerden biridir takım oyuncusu olmaması.

Engin'de olan bu tavırlar maalesef oyunu, benim adıma izlenmesi tahammül edilmez bir hale getiriyor. Yine bu akşamki İBB maçında, Engin ve Belediyespor'un can sıkıcı oyunu birleşince ortaya 0-0 lık, tekmelerin, zaman çalmaların, yalan yere yerde yatıp bağırıp çağırmaların bol olduğu bir maç ortaya çıktı.

Özet olarak, Engin için bu bulduğu şansın çok önemli olduğunu ve iyi kullanması gerektiğini söylerdim ama bu hikayenin sonunu o kadar iyi biliyorum ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder