18 Şubat 2010 Perşembe

Beklenen adam geldi



Şu an belki de Dünya'nın en saygın ve prestijli ilk 3 teknik adamından biri ile 2+2 senelik sözleşme imzaladı Türk Futbol Federasyonu. Sözleşme süresinin ilk düşündürdüğü şey, 2012 Ukrayna-Polonya için sonucu beklemek ve olumlu olması halinde Hiddink ile devam edileceği. Hiddink ismi uzun zamandır gündemde idi ama işin gerçeği onu Türkiye'nin başında görme beklentileri de çok yüksek değildi kamuoyunda. Gerek ekonomik açıdan, gerekse Hiddink'in 20 sene evvelki kötü Türkiye macerası bu beklentileri düşüren en büyük etkenlerdi. Gerçi özellikle sponsorluk anlaşmaları ve tabii ki yayın haklarından elde edilen kazanç ile futbol federasyonunun gelirlerinin oldukça arttığını düşünürsek, "Para bizim için sorun değil, yeter ki gel" cümlesi de sarfedilmiştir Hollandalıya karşı. Bu şüphelerin konuşulmasını tetikleyen de Fatih Terim'in milli takımın başında iken aldığı maaşın zamanında çok konuşulması oldu. Bu anlamda belki de kamuoyunun şu an için gıkını çıkartamayacağı birkaç isimden biridir Hiddink.

Şu anda Hiddink, ismi ile daha görev başı yapmadan güvenoyu alsa da, herkesin aklını kurcalayan iki soru var.

1-) Hiddink'in yardımcılığını yapmaları için belirlenen isimler Oğuz Çetin ve Engin İpekoğlu. Bir de Hollandalı ve ismi şu an belli olmayan bir antrenör gelecek ilerleyen zamanda. Her ikisi çok kariyerli isimler olmasına rağmen, Hiddink'ın yanında geleceğe hazırlanma ve koltuğu devralma açısından doğru isimler mi? Yoksa düşünülen kısa vadede başarı mı? Ya da Hiddink'in yanına Abdullah Avcı ve Tolunay Kafkas gibi şu anda geleceği en parlak gözüken isimler düşünüldü ve ikna edilemedi mi? Yardımcılar ile ilgili sorular bu iken, son dönemde Fatih Terim'in yanında olan isimleri, Terim ile tartışamadıkları ve "yeterince gelişemedikleri" için kıyasıya eleştiren medya bu isimlere nasıl yaklaşacak bunu da çok merak ediyorum doğrusu.

2-) Hiddink'in işbaşı tarihi 30 Ağustos diye açıklandı. Ancak bu tarih, hazırlık yapmak ve kadronun oturması açısından çok geç gözüküyor. Bu tarihte ligler çoktan başlamış olacak ve eleme maçlarına da çok az bir süre kalmış olacak. Bu durumu elbette federasyon yöneticileri düşünmüştür ama nasıl bir önlem alınacak merak konusu. Yardımcılarının işe erken başlayacağı biliniyor ama bu hazırlık yapmak açısından yeterli olmayacaktır.

Güney Kore, Avustralya ve Rusya'nın Hiddink sonrası dönemlerine göz atmak gerekir belki ama Hiddink'in bu takımlara kazandırdığı Dünya Kupaları'ndaki başarılar, onun takımına turnuva oynatmayı ne kadar iyi becerdiğini gösterir. Kısa vadede hepimizin beklediği de önümüzdeki iki büyük turnuvaya katılmamız. Hiddink'in bugüne kadar gördüğümüz, elde olana göre sistem geliştirme ve sonuç alma anlayışı oldukça başarılı oldu. Zamanında PSV ile başardıkları onun uzun vadede neler yapabileceklerini, geçen sene 6 ayda Chelsea'de yaptıkları ise kısa vadede neler başarabildiğini gösteren en güzel kanıtlar belki.

Bu tercih her bakımdan beklemeye değecek, umutlarımızı yeşertecek ve Fatih Terim'in söylediği gibi "Dünyaya kendimizi tekrar hatırlatacak" bir tercih. Umarız beklentilerimiz boşa çıkmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder