30 Eylül 2010 Perşembe

Schuster için 2. sınav zamanı!


Beşiktaş adına maçın en heyecanlı ve gerilimli anı Quaresma'nın sağ arka baldırını tutarak kendini yere bıraktığı andı sanırım. Portekizli'nin takım içinde öyle büyük bir etkisi var ki takım arkadaşları ve hatta kenar bile fazlasıyla panik yaptı sakatlık sonrası. Öyle ki yedek kulübesinde bir süre tedavisi devam etti. Kötü haber de maçın ardından geldi. En az 3 hafta yok Q7! 

Onun varlığı elbette çok önemli ama bu sakatlık sonrası sahadaki ve kenerdaki görüntü Querasma'ya bağlı değil adeta bağımlı bir tabloyu gösterdi bize. O, saha içinde olduğunda ve takım ileri çıkamadığında ister istemez onun üstüne yıkılıyor oyun. Eskiden sıkışınca Hakan Şükür'e şişirmek diye bir kavram vardı Türk futbolunda. Biraz da abartarak ama gerçekçi bir şekilde Beşiktaş ve Quaresma için de bunu söyleyebiliriz. Q7'siz Beşiktaş o ilk yarının son 15 dakikası ne yapacağını şaşırmış bir haldeydi.

İkinci yarıda ise kendine gelmiş, sakin, ayağa pas yapan ve Querasma'sız nasıl oynaması gerektiğini çözmüş bir Beşiktaş vardı sahada. Tehlike durumunda basacakları bir buton olmayınca daha derli toplu oynamaya başladılar belki de ister istemez. Oyun anlamında herşey yolunda giderken sağ kanattaki alan paylaşma hatasına, Toraman'ın hamle zamanlamasındaki yanlışı da eklenince Veli Kavlak Rapid'i öne geçirdi. Toraman buna benzer bir hata daha yaptı maç içinde. Daha önce yazmıştım Beşiktaş'ın stoperlerinin sürekli oyun içinde kalması gerektiğini. Özellikle Ferrari dikkati çabuk dağılan bir stoper ve bu zaman zaman Beşiktaş'a pahalıya patlıyor. Her ne kadar birisi sakat olsa da bonservis toplamları yaklaşık 20 milyon Euro olan bu 4 stoperin bu kadar çok hata yapması şu anda işleyen sistemin en büyük zaafı gözüküyor. Beşiktaş'ın beraberlik golünü bulmasının ardından, Rapid'in ileri çıkan defansı da bu dakikadan sonra arka arkaya bulunan pozisyonların tetikçisiydi. Holosko kafasını kaldırmayı becerebilse son 10 dakikaya girerken maçı koparabilirdi Beşiktaş. Rapid adına da karşınızda Guti gibi bir adam varken o defansı bu kadar şuursuzca öne çıkarmaları maçı kaybetmelerine neden oldu diyebiliriz.

Hilbert'in sağ bekteki ikinci maçı da onun adına olumlu, bizim adımıza da ikna ediciydi. Defans ile nispeten daha uyumlu, ileri çıkışları da daha istikrarlıydı. Erhan Güven'in de yaklaşık 1.5 ay olmaması ve Ekrem'in sakatlığı onu şu an tek opsiyon yapmış durumda bu kanatta. Schuster'in 6 yabancılı planı bir daha gözden geçirip ona bu takımda yer açması gerekecek.

Tabata'nın biraz daha sorumluluk alması, biraz fazla top kaybı yapmasına rağmen Guti'ye biraz daha yardımcı olması bu sistemin işleyişi açısından olumlu bir gelişme. Ernst'in de yeri geldiğinde bu role soyunabilmesi maç içinde Guti'ye biraz soluklanma şansı veriyor. Bu orta saha yapısı eğer biraz daha direnç kazanabilirse,  o istenilen ayağa pas yapan, tempoyu ayarlayan "aklını kullanan" bir orta saha olmaya doğru adım adım ilerliyor.

Son söz olarak da Beşiktaş'ın saha içindeki özgüveni ve Guti&Quaresma'nın varlığı bu son 4 maçta son dakikada alınan ya da geriden gelip kazanılan maçların şifresidir. Şimdi önlerinde Quaresma'sız oynamaları gereken bir ay var. Bu süreçte Trabzonspor ve Porto gibi zor maçları da olacak. Schuster geçen hafta sonu Guti'siz bir sınav vermişti Antalya önünde. Şimdi başka ve uzun bir sınav onu bekliyor olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder