27 Eylül 2010 Pazartesi

Durduğun yeri bileceksin...


Eskişehirspor yönetimi bugün resmi olarak Rıza Çalımbay'ın görevine son verildiğini açıkladı. Gayri resmi açıklamayı ise Çalımbay'ın kendisi dün gece 2 farklı televizyon kanalında (benim görebildiğim) yapmıştı. Bu açıklamaların gerekliliğine ve yapılış şekline de değineceğim. Ama önce yaklaşık 2.5 seneden beri ligde istikrarı yakalama adına umut veren yapılanmanın içinde iken, daha 6. haftada Eskişehirspor yönetimini sabırsızlığa iten şeyler nelerdi bulmaya çalışalım.

Öncelikle Bursaspor'un şampiyonluğu, arkasına taraftar desteğini almış ve kısa vadede teknik direktör/lig sıralaması anlamında istikrarı yakalamış olan Anadolu'daki şehir takımlarının iştahını kabarttı. Bunların içinde aslında Bursa'dan önce oralarda olmasını beklediğimiz Kayserispor'u, potansiyelinin hep altında performanslar çıkaran ama Tolunay Kafkas ve bazı kalburüstü isimlerin katılması ile Gaziantepspor'u, para ile beraber başka bir çok gücü de arkasına almış, önemli yabancı isimleri kadrosuna katmış Ankaragücü'nü ve bu takımlar arasında en önemli taraftara sahip olan ve lige tekrar geldiğinden beri istikrarlı bir yapıya bürünen Eskişehirspor'u sayabiliriz. Ama istikrar anlamında da içlerinde en istikrarlısı, en çabuk pes edenleri oldu bu dörtlüden. Belki beklenti anlamında da en baskı altında olan kulüp Eskişehir. Sadece skor değil iyi oyun isteyen bir taraftarları var. Böyle bakıldığında sezon başından beri skorları bir kenara bırakın, saha içindeki oyundan da memnun değildi taraftar. Bunu da iç saha maçlarında çok sık belli ettiler. Çalımbay ile seyirci arasında bir gerilim olduğunu da herkes biliyor. Sebepleri çok net olmasa da ben bu huzursuzluğun sadece belli bir gruba ait olmadığını düşünüyorum. Eskişehir seyircisinin profiline uyabilecek bir teknik adam değil Rıza Çalımbay. Açıklamaları olsun, kulübedeki duruşu olsun seyirciye hitap edebilecek bir yapıya sahip değil. Eskişehir seyircisi ile Beşiktaş seyircisi birbirlerine benzerler aslında. Çalımbay Beşiktaş'ın başında iken de seyircinin ve camianın içine sinen bir teknik adam olmadı hiç bir zaman. Yıldırım Demirören ile verdiği bir resim vardır, "Başkan teknik adamının başını okşarken" temalı...O resim belki de kulüpteki sonu olmuştu.

İyi niyetli bir yapısı olsa da teknik adam olarak sağlam bir duruşu olmadı hiç bir zaman benim gözümde. Hani bunları Beşiktaş'ın yıllarca kaptanlığını yapmış, "temiz futbolcu" imajını Türkiye'ye göstermiş, örnek olmuş bir adama söylemek kolay değil ama sıkıntı zaten onun teknik adam/yönetici sıfatı ile kenarda durmasında. Rıza Çalımbay illa ki çalıştığı futbolcu grubu ile iyi ilişkiler içerisinde olmuştur yoksa Denizli ve Eskişehir'de bu kadar yıl barınamazdı. Ama temel sorun bence kendini yönetebilmesinde, daha doğrusu yönetememesinde...En basitinden dün akşam çıkıp televizyonda, hem de kendini kısa yoldan en basit şekilde harcayabilecek bir programda ve üstelik istikrarsız, birbirini tutmayan açıklamalar yapması onun bu "kendini yönetme" konusunda yaşadığı problemi gösterdi bana. Bir gün sonra yönetimin kararı açıklayacağını söyleyip, bir yandan da ayrıldığını ağzında gevelemesini ben anlamış değilim. Ardından yine ekranda Ümit Karan ile olmadık bir diyaloga girmesi...Ve aynı cümleleri, aynı istikrarsızlık ile bir kaç dakika sonra başka bir kanalda söylemesi...Eline ne geçti peki? Hiç...Peki başkanla yaptığı görüşmeden sonra telefonunu kapatıp ertesi günü beklese ve o zaman içini dökse fena mı olurdu...Bence Rıza Çalımbay'ı Eskişehir'in kabul etmemesinin ardında yatan en önemli sebep bu.

Başka bir noktaya daha deyinelim. Sezon başında ortalık süt liman iken, Tello, Pele ve Batuhan alınmış iken ben Çalımbay'ın ağzından "stoper istiyorum" lafını duymadım hiç. Ya Galatasaray ya da Bursa maçından sonra idi tam hatırlamıyorum "stoperim yok" demeye başladı. Sen geçen sene de Sezgin, Nadarevic ve Vucko ile oynamamış mıydın? Şimdi geçen sene o oyuncular ile yapabiliyorken bu sene aynı oyunculardan verim alamıyorsan takımın içinde bulunduğu durumu sadece yenilen "şanssız" gollere ve alınamayan stoperlere bağlamak da biraz istikrarsızlık olmuyor mu...Senin teknik adam olarak hiç mi kabahatin yok bu oyunculardan verim alınamamasından...Son dakika golü ile berabere kaldıkları Sivas maçının tamamını izledim fikir sahibi olmak için...Kötünün kötüsü bir oyun, yanlış oyuncu tercihleri, oyuna geç müdahele, vs.vs...Ama maç sonunda yine şanssızlıktan yakınıp iyi oynadıklarını söyleyen Rıza Çalımbay...Gözümüzle görmesek...

Özeleştiri yapmasını bilmek lazım...Futbolculuk ve teknik adamlık apayrı şeyler. Kenarda duran adamın teknik bilgisi kadar hayattaki duruşu da önemlidir. Bana göre Rıza Çalımbay yetiştiği ve kaptanlık yaptığı kulüpten aldığı o mirası ve duruşu teknik adamlığında harcıyor. Bu sene hedefsiz bir takımı çalıştırmak yerine dinlenmesi ve kendini dinlemesi alacağı en doğru karar olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder