19 Kasım 2010 Cuma

Misimovic hasta mı?

Galatasaray'ın resmi sitesinden Misimovic'in A2 takımına gönderilmesi ile ilgili açıklama şöyle: "Oyuncumuz Zvjezdan Misimovic’in kulübümüzün arzuladığı performans taleplerine karşı, tamamen olumsuz davranışlarından; antrenman ve maçlarda sergilediği tavırlar, azimli çalışmaması, konsantrasyon eksikliği, dikkatsizliği ve teknik-taktik disiplinsizliğinden dolayı; A Takım kadrosunun dışında bırakılmasına karar verilmiştir"  

Kulüp elbette mantıklı bir açıklama yapmak zorunda kağıt üstünde en değerli oyuncularını neden kadro dışı bıraktığına dair. Ama bu açıklama ile öyle çok günah yüklenmiş ki Misimovic'in üzerine insanın "hadi ordan" diyesi geliyor. Teker teker bakalım...

Kulübün arzuladığı performans taleplerine karşın takınılan "olumsuz tavırlar"'dan bahsedilmiş. Yani bu kulübün yöneticileri ve teknik adamı kötü performans sergileyen bir oyuncusuna bunun sebeplerini sorunca karşılığında olumsuz tavırlar görmüşler. Bahsi geçen oyuncu yıllarca Bundesliga'da oynamış ve nispeten iyi bir kariyere sahip. Bayern Münih altyapısında yetişmiş ve futbol hayatının tamamı Almanya'da geçmiş. Yani onu yarı-Alman olarak da nitelendirebiliriz. Almanlardan çürük elma çıkmaz demiyorum tabi ama ben Misimovic'in Bundesliga'da herhangi bir olumsuz tavrı yüzünden kadro dışı kaldığını ya da cezalandırıldığını duymadım. Lincoln'den bu tavırları beklersiniz, vakti zamanında Trabzon'a yolu düşen Marcelinho'dan bunu beklersiniz ancak Misimovic'in yukarıda teker teker sayılan günahlarının hepsini birden bu kısa sürede işlediğine inanmak biraz zor açıkçası.

Saha içi ve antrenmanlardaki isteksiz hareketler, yeteri kadar hırslı ve azimli olmamak, dikkat eksikliği, vs.vs...Bunların hepsini artarda sıralayınca Misimovic'in bilinmeyen bir hastalığı varmış hissine kapılıyor insan değil mi! Her şeyden önce madem bu adam geldiğinden beri bu kadar isteksiz neden tüm maçlarda sahada idi? Arada dinlendirilmesi ya da sorgulanması gerekmez miydi? Ayrıyeten basından takip ettiğim kadarı ile Misimovic de Galatasaray'a gelmek için istekli idi bu transfer söylentileri ilk çıktığında. Onu çok isteyen Schalke'ye gitmek istemediğini kendi ağzından duymuştuk. 3-4 aylık kısa bir süreçte bu kadar çabuk pes etmesi de sadece onun günahı olamaz.

Son olarak da teknik-taktik disiplinsizlikten söz edilmiş. Misimovic'i transfer ederken mutlaka bu transfere karar verenler oyuncunun en etkili sezonunu nasıl oynadığını ya da kısaca oyuncunun teknik analizini, kulübe hangi şartlar altında neler verebileceği hakkında beyin fırtınası yapmıştır elbette (yapmış mıdır?). Gerçi bir kulübe bu derece maliyetli bir oyuncunun, bu derecek beklenti içine girilecek bir oyuncunun ve takımın başaktörü olması istenen bir oyuncunun transfer edilme zamanı transferin son günü olmaması lazım. Oyuncunun maliyetini düşürme, pürüzleri giderme gibi bahaneler bana çok inandırıcı gelmez hiç bir zaman. Neyse ilk cümlelerimize dönersek bu teknik-taktik disiplinsizlikte de ben kulübe hak veremiyorum. Çünkü Misimovic geldiğinden beri takım da hiç bir zaman iyi olmadı. Yanında oynayabileeği bir Arda, önünde pas atabileceği bir Baros bulamadı. Yani oyuncunun performansını bir bütün içinde değerlendirmek lazım. Misimovic bu teknik-taktik disiplinsizlik içinde iken arkasındaki Sarp-Ayhan-Barış acaba ona ne kadar yardım ettiler. Ya da Misimovic önünde pas atacak bir santrfor neden bulamadı? Ya da en gerideki Servet'in şahsi hatalarından kaybedilen bir kaç maçın faturası da mı bu yukarıdaki paragrafın içine gömüldü? Hagi döneminden hiç bahsetmek istemiyorum çünkü futbol hayatının herhangi bir döneminde sol çizgide ve üstelik defansif görevler yüklenen bir pozisyonda oynamamış bir oyuncuyu taktik disiplinsizlik ile suçlamak mantıksızca bir hareket olmuş. Bu kararda Hagi'nin de parmağı olduğu bilindiğine göre, bu mazeret silsilesinin içinde bu son cümleler tamamiyle saçmalıktan ibaret olmuş bana göre. Hatta Misimovic'in en iyi maçını da Hagi'nin ilk maçı olan Fenerbahçe maçı olarak hatırlarız. Yine sol çizgiye yakın oynadığı ve buna rağmen normalin üstünde bir mücadele ve azim gösterek oynadığı bir maçtı.

Bütün bu olaylar içinde Misimovic'in kontratı ile ilgili detaylar ise hala sır. Hagi'nin geçen hafta demecinde kullandığı "kiralık" kelimesi mecazen yani "emaneten oynayan" anlamında mı kullanıldı yoksa gerçekten kontratın detaylarında iddia edildiği gibi Mayıs ayında Galatasaray'ın tek senelik ücreti karşılığında herhangi bir bonservis ödemeden kontratı feshedebilme hakkı var mı o da muamma.

Sonuç olarak Türkiye'ye yine büyük beklentiler ile bir yıldız gelmişti ama yine yönetici-teknik adam beceriksizlikleri ile verim alınamadan yollanıyor ve biz yine mahrumuz böyle bir yıldızı ağız tadı ile seyretmekten. Tıpkı Ailton gibi, tıpkı Ortega gibi, tıpkı Anelka gibi, tıpkı Marcelinho gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder