15 Kasım 2010 Pazartesi

Ibrahimovic'in oyun parkı

Mourinho Inter'in başında olduğu 3 sezon boyunca zaman zaman fazla defansif futbol oynattığı gerekçesi ile eleştirilmişti. Geçen sezon o 3'lemeyi yapmasa belki de çoktan hakettiği iade-i itibar gelmeyecekti. Bu akşam Milano derbisini izlerken hatıralarda sadece geçen sezonki meşhur "Nou Camp müdafaası" ile eleştirilen Mourinho'yu bir kez daha anmış oldum. Portekizli son yılların en "sempatik" takımı önünde kazanmak istediği için acımasızca suçlanmıştı futbolu katletti diye. Bu akşam ise Benitez'in sözde "hücumcu" Inter'i, Mourinho'nun "defansif" Inter'i kadar bile olamadı son yarım saati 10 kişi oynayan rakibi Milan önünde. Gol atmak bir yana ciddi bir pozisyon bile bulamadılar.

Benitez, Mourinho'dan farklı şeyler yapmaya çalışıyor besbelli. Bu da oldukça normal aslında. Ama bu fark yaratma çabası takıntı haline gelmeye başlamış gibi geldi bana. Özellikle o disiplinli ve aman vermeyen orta saha kurgusu bozulmuş. Cambiasso, ki bu kurgunun bana göre en önemli parçasıydı, Benitez'in A planları içerisinde yer almıyor. Bu akşam da zorunlu bir değişikliğe gitme durumunda dahi onu düşünmedi. Sakatlanan Obi'nin yerine aslında ilk etapta Cambiasso soyunmuştu kenarda ama son saniyede fikrini değiştirdi Benitez. Bir oyuncuyu kaybetmek için bundan daha yerinde bir hamle yapamazsınız sanırım! Ayrıca böyle bir maça kalede Julio Cesar yerine Castellazi tercihi ve yine orta sahada Obi tercihi de bu farklılaştırma takıntısının bir sonucu gibi geldi bana.

Milan ise çocukluğumuzdan beri ezbere saydığımız Seedorf-Ambrosini-Gattuso orta sahası ile dirençli ve İbrahimovic'in kişisel becerileri ne kadar elverirse o kadar yaratıcı bir takım. Allegri bu takıma farklı ve özgün bir felsefe getirmemiş. Sadece İbrahimovic'in yıldızlaşması için uygun bir laboratuvar yaratmış. Pirlo yerine Flamini tercihini de değişik bir şey yapmış olayım diye mi yapmış bilmiyorum ama Pirlo yaratıcılık konusunda özürlü olan bu takım için elzemdir bana kalırsa. Takımın 3 yıldız Brezilyalısından Robinho sadece bedenen sahada, Ronaldinho kulübede Brezilya'ya dönüş için gün sayıyor, Pato ise her zamanki gibi sakat. Takım tamamen Ibrahimovic'in ayağına bakıyor. İbra, İtalya'da sınıfın en çalışkan öğrencisi iken okul değiştirdi ve gittiği okulda baktı ki herkes kendisi gibi ve hatta daha iyi, o da mücadele etmek yerine geri döndü ve artık Milano farklı bir forma ile ama yine onun oyun parkı oldu. İstediği gibi oynuyor, istediği kadar şımarabiliyor. Babası (Berlusconi) ve öğretmeni (Allegri) onu kendi başına bırakıyor. Gün onun günü ise ne ala. Ancak Ibra'nın başına bir şey gelirse Milan geçen seneki haline dönecekmiş gibi duruyor şu an.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder