
Geçen yaz Güney Afrika'da belki de son yılların en uyumlu hücum ikilisini izledik Uruguay forması altında. Diego Forlan ve Luis Suarez sadece Uruguay'ı yarı finale taşımak ile kalmadılar, kendi piyasalarını da arttırdılar ve bütün dünyaya modern futbolda bir hücumcunun nasıl olması gerektiğini adeta ders verir gibi gösterdiler.
Aslında oyun karakterlerinin gelişimi açısından Forlan ve Suarez birbirlerine oldukça benziyorlar. Belki Suarez yaş/gelişim itibarı ile Forlan'ın bir adım önünde bile sayılabilir. Forlan Avrupa'ya ilk adımlarını Sir Alex'in meşhur Latin Amerika mucizelerinden biri olarak atmıştı Manchester United forması ile. Ancak 2002 yılında başladığı Ada macerası sadece 2 sene sürdü. Forlan'ın Manchester kariyerinin kısa sürmesinin sorumlusu Alex Ferguson değil Ruud Van Nistelrooy'dur bilinenin aksine. Yoksa Sir böyle bir yetenek karşısında 2 senede asla pes etmezdi. Hollandalı o kadar muhteşem sezonlar geçirdi ki o yıllarda, Forlan'ın henüz kariyerinin başında ve gelişim göstermesi gereken yıllarda bu denli büyük bir golcünün gölgesinde kalması kaçınılmazdı. İşin aslı Forlan da beklenen çıkışı hiç bir zaman gösteremedi orada ve belki de toprağına, havasına, suyuna daha aşina olması muhtemel bir yer olması yüzünden ve tabii ki sahada olabilmek için Ada'nın griliğinden İspanya'nın maviliklerine yelken açtı. İspanya'daki ilk durağı küçük bir köy takımı olan La Liga'nın o zamanki çaylaklarından Villareal idi. Burada tamamen farklı bir Forlan izlemeye başladı herkes. Manchester'daki toy Forlan gitmiş yerine tam anlamı ile bir gol makinası gelmişti. 3 senede 106 maçta tam 54 gol! Ardından daha büyük hedefler uğruna Madrid yollarına düştü Uruguaylı yıldız ve kendisi gibi yıldızlar topluluğu olan Atletico'nun da zamanla en büyük yıldızı olmayı başardı. Geçen sene UEFA Kupası'nı kazandırdığı takımına 3 senede tam 87 gol de kazandırmayı başardı.
Burada asıl dikkat çekmek istediğim şey ise Forlan'ın oyun karakterinin nasıl değiştiğidir. İlk yıllarında son vuruşları konusunda kafalarda soru işaretleri bırakan, bencil ve yetersiz bir santrafordan, önce bir gol makinasına ve ardından liderlik özelliklerinin de ön plana çıktığı komple bir hücum oyuncusuna dönüştü. Özellikle Atletico'daki son senesinde ve yazın Güney Afrika'daki şampiyonada, gerektiğinde oyun kuran, gerektiğinde gol atan, yeri geldiğinde takımını savunmada organize eden ve skorerliğine rağmen her duran topun arkasına geçip zekasını ve tecrübesini takıma yediren bir oyun karakterine büründü. Onun bu çok yönlülüğü ve kariyerinin ilk yıllarının tersine paylaşımcılığı Atletico Madrid'e UEFA'yı, Uruguay'a yıllar sonra yarı finali, kendisine de Dünya Kupası'nda Altın Top ödülünü ve en önemlisi artık hakettiği saygınlığı kazandırdı.
Suarez'e gelirsek, "yeni Forlan" kariyer basamaklarını selefine oranla daha hızlı ve emin adımlar ile tırmanıyor. 3 seneden beri nispeten kolay bir ligde, Hollanda'da Ajax forması altında tam 108 gol kaydetti. Bu inanması zor istatistik uluslararası arenada takımına somut birşeyler kazandırmasa da Suarez'in kendine çok şeyler kazandırdı. Henüz 23 yaşında (Forlan'ın Manchester'a geldiği yaş) olmasına rağmen özellikle geçen yazki performansının ardından tüm dünyada kendini kabul ettirmiş ve aynen Forlan gibi "komple" bir hücumcu olma yolunda da ciddi adım atmış bir oyuncu Suarez. Her ne kadar Ajax eski Ajax olmasa da Hollanda'da başa oynayan ve ŞL'de yer alan bir takımın herşeyi pozisyonunda. Aynen Forlan gibi o da artık bir gol makinasından daha fazla anlam içeriyor takımı ve ülkesi için. Yine her duran topun ardında o var Ajax'ta. Hücum organizasyonlarında bir orta saha oyuncusu gibi sorumluluk alıyor ve gol atmaya da devam ediyor. Ve belirttiğim gibi bu niteliklerin hepsine Forlan'ın Avrupa'ya adım attığı yaşta erişti.
Elbette Suarez'in son durağı Ajax olmayacak. Mutlaka Avrupa'nın büyük takımlarına gidecektir. Ben onun stil ve karakter olarak Real Madrid'de iş yapacağını düşünüyorum. Forlan kariyerinin sonlarına doğru gelirken bayrağı Suarez devralıyor. Bakalım bu ikili Forlan emekli olmadan Uruguay'a bir zafer daha yaşatabilecek mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder