21 Kasım 2010 Pazar

Hadi herkes hücuma. Defans mı, o da ne ki?

Beşiktaş futbol takımının yeşil sahadaki sorununu anlayabilmek için aslında bugün Fenerbahçe'ye karşı oynanan basketbol maçında parkedeki performansa göz atmak yeterli. Hani Barcelona'daki sistemin başarısını anlatmak için hep aynı örnek verilir, genç takımdan A takıma kadar hep aynı taktik ve felsefe ile oynadıklarına dair. İşte Beşiktaş biraz daha ileri gitti ve bu felsefeyi sadece futbol takımının çeşitli kademelerine değil bütün spor branşlarına uygulamaya çalışıyor! Peki felsefe ne? "Hadi herkes hücuma, defans mı o da ne ki?" felsefesi!

Dün akşam İnönü'de yaşananlar ile bugün öğleden sonra Akatlar'da yaşananlar komik derecede birbirine benziyordu. İnönü'nün çimlerinde de, Akatlar'ın parkesinde de karmaşa içinde sürekli hücum etmeye çalışan ama takım savunması ile uzaktan yakından alakası olmayan iki takım vardı. Beşiktaş futbol takımı malum, oyunu kısa mesafede oynama gayreti içinde bu sezon. Kabul etmek gerekirse mevcut kadro yetenek anlamında bu oyunu oynayabilecek düzeyde değil. Çok basit bir örnek vereyim. Dün Beşiktaş maçının ardından Real Madrid-Atletic Bilbao maçı vardı. Bizde sanki uzaylılar getirmiş muamemelesi yapılan bu "modern futbolun felsefesi"'ni aslında Avrupa'da irili ufaklı bütün takımlar benimsemiş durumda ve hepsi de iyi kötü uyguluyorlar. İyi-kötü derken dün Beşiktaş'ın yediği gibi komik goller yemiyorlar ya da bazıları hücum anlamında yetersiz olsalar da savunmada alan paylaşımını filan gayet iyi yapıyorlar, büyük alanlar bırakmıyorlar rakiplerine. Dün akşam 5 gol yese de oyunun belli bölümlerinde Atletic Bilbao ve geçen hafta Barcelona önündeki Villareal de gayet oynuyorlar bu mereti. Gerek Bilbao'nun gerekse Villareal'in teslim olmalarının en büyük sebebi karşılarında olağanüstü oyuncular olması idi. Yoksa temel anlamda, oynamaya çalıştıkları sisteme ihanet eden hatalar yapmadılar.

Başka bir ayrıntıya deyineyim. Bizde mesela Aurelio eleştiriliyor iki stoperin arasına giriyor sürekli diye. Aynısını Xabi Alonso da yapıyor. Ama fark ne? Xabi Alonso bu 40-50 metrelik oyunda bu mesafenin tamamını kullanıyor. Aurelio'nun oynadığı alan ise belli, konuşmaya gerek yok. Xabi Alonso iki stoperin arasına girince hücum bölgesine derin paslar atabiliyor ya da rakip iyi alan kapatmış ise hücum opsiyonlarını arttırmak için kanatlara uzun ve ters toplar atabiliyor. Söylemeye çalıştığım şey şu. Bu sistem bizde olmaz, biz beceremeyiz diye birşey yok. Sadece doğru parçaları bulmamız lazım. 33 yaşındaki Aurelio ile olmuyor işte. Hücum yaparken alternatif yaratamadıktan sonra, rakibin dengesini bozmak için bir kaç ters top atamadıktan sonra sen oyunun boyunu kısaltsan ne olur, kısaltmasan ne olur.

Beşiktaş'taki oyuncuların birçoğu tek yönlü oyuncular. Yani tek bir şeyi iyi yapabiliyorlar. Misal Holosko...Driplingi var ama pas yeteneği ve gol vuruşları zayıf. Misal Tabata...Dar alanda ve yüzü kaleye dönükken etkili olmaya çalışıyor ama uzun mesafede ve pas oyununda o da yok. Örnekler genişletilebilir ama bu sistemin parçalarının temel seviyede bir özelliklerinin ortak olması lazım ki o da pas yeteneği. Ama Beşiktaş kadrosunda bu özelliğe sahip fazla oyuncu yok. Ve Schsuter de yanlış malzeme ile doğru oyun oynatmaya çalışırken kendisi de sık sık yanlışların içine düşmeye başladı. Örneğin Querasma'nın sakatlığının ardından bence son derece de gereksiz bir şekilde taşlar ile oynadı. Bek oynayamadığını defalarca ispatlamış Erhan'ı oyuna almak bir yana pas yeteneği zayıf, hücum opsiyonları sınırlı Hilbert'i de sağ öne çekti. Hilbert/Querasma ile hücumda arada işleyen, ama savunmada açık vermeyen kanat, Erhan/Hilbert ile ne hücum ne de savunma yapabildi. Erhan'ın her zamanki gibi yerini kaybetmesinden dolayı da tam playstation'lık bir gol yediler.

Bu sistem oynanacaksa, eğer bu sabır gösterilecekse bir an önce doğru parçaları bulmak için çalışmalar yapılması lazım. Bu iş dünden bugüne bir an önce olabilecek bir iş değil. Schuster de Türkiye'deki kulüp yapılarını biraz dikkate alıp arada puan almak için hamleler yapsa fena olmaz. İkinci yarı Quaresma çıkmışken, Guti zaten yokken ve takım da 2-1 öndeyken daha akıllı hamleler yapabilirdi. Zaten uyumsuz olan defans hattının maça başlayan isimleri Hilbert-Toraman-Ersan-Üzülmez iken bitiren isimleri Erhan-Toraman-Aurelio-Üzülmez oldu. Maç sonunda diğer takımların 60'ların futbolu oynadığından şikayet etti. Teoride haklı olabilir ama kamuoyu onu ne zaman haklı görür? Eğer kendi takımı 2000'lerin topunu oynarsa! Şu an Beşiktaş böyle bir oyun oynamaktan aciz olduğu için Schuster 2 haftadır komik duruma düşüyor kameraların karşısında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder