25 Mart 2010 Perşembe

Çöpe giden bir proje


Şöyle bir düşünün Süper Lig'de ilk yarının sonundaki tabloyu. Aslında 16. haftada bu ligin yıldızı Kayserispor ve Tolunay Kafkas idi. İlk yarının son haftasında içeride aldıkları Antalyaspor mağlubiyeti ile 4.sıraya düşmelerine rağmen bu senenin "Sivasspor" u yine Kayserispor olarak görülüyordu. Gerek oynadıkları futbol, gerek içeride yenilmez bir takıma dönüşmeleri ve Makakula etkisi ile beraber, rüzgarı arkasına almış bir camia görünümündeydiler.

İlk devreyi liderin sadece 3 puanın gerisinde kapatmış iken neler oldu da şu anda lider Bursaspor'un tam 15 puan gerisine düştüler. Devre arası yorumlarında ikinci yarı için Bursaspor'dan daha potansiyeli ve prestiji olan bir mevkide iken şimdi iç meseleler ile boğuşup UEFA hedefinden bile tamamen kopmuş durumdalar. Önce Tolunay Kafkas seneye Kayserispor'da olmayacağını açıkladı, hemen ardından ise kulüpten resmi açıklama geldi Tolunay Hoca ile anlaşarak ayrılacaklarına dair. Aslında bu açıklama bile devre arası kulüpte baş gösteren Ali Turan krizi ve Bilal Aziz skandalının doğru yönetilememesi ile başlayan kaos ortamının göstergesi idi.

Yine o zamanlar yazdığım bir yazıda bu Ali Turan meselesinin onlara pahalıya patlayacağına değinmiştim. Disiplin ve rekabet uğruna kantarın topuzunu biraz fazla kaçırıp, Galatasaray ile didişmeleri, gereksiz açıklamalar yapılması ve sonunda da en önemli oyuncularından birini tamamen silmeleri ile bu kaçınılmaz son da geldi tabii. Bir kere zaten kadro sıkıntısı olan bu takımın bir de Ali Turan'dan faydalanmama gibi bir lüksü olamazdı. Ne oldu sonunda? O yenilmez hüviyette olan, taş gibi defansa sahip takım bir anda delik deşik oldu. İkinci yarıda 10 maçta sadece 9 puan toplayabildiler. Şimdi ise o kadar emeğin, çabanın üstüne Tolunay Kafkas ile devam etmeyeceklerini açıklayıp bu seneyi de çöpe attıklarını kabul ettiler.

Tolunay Kafkas, Kayserispor yönetiminin uzun süreli projelerinden ikincisi idi. Ertuğrul Sağlam ile başlayan genç, heyecanlı bir teknik adam ile uzun soluklu çalışma prensibi onunla devam etti. Nispeten başarılı ve istikrarlı 2 sezonun ardından, bu sezon daha üst sıraları, en azından Avrupa kupalarını zorlayacak bir takım yaratıp beklentilerini arttırdılar. Ancak bahsettiğim devre arası krizi yüzünden ikinci yarıda konsantrasyonları dağıldı ve yarıştan koptular. 14 Şubat'ta şu cümleleri sarfetmişim "Evden kaçan gelinin hikayesi" yazımda.


"Kayserispor'un oyuncusuna ve Galatasaray'a karşı tutunduğu agresif tavır, haklıyken haksız duruma düşmelerine neden oluyor. İşleri bu kadar uzatıp, hem zirve mücadelesi yaptıkları bir dönemde takımın konsantrasyonunu bozmaları hem de para kazanacakken hem parayı hem de kaptanlarını kaybetmeleri son yıllarda iyi işler yapan yönetimlerinin bir hatası olarak kayıtlara geçti." 

Amacım burada "bak ben demiştim" demek değil elbette. Sadece görünen köyün kılavuz istemediğini gözler önüne sermek bir kez daha. Siz bir şehir takımısınız ve bu kadar doğru transferler yapıp, doğru bir teknik adamla çalışma şansı yakalamışken bir hiç uğruna koca bir sezonu, daha doğrusu koca bir 3 sezonluk projeyi çöpe atıyorsunuz. Bazen "doğru yönetme" adına yapılan hamleler maalesef ters tepebiliyor. Bir kez daha sakin olmanın, soğukkanlı olmanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı yönetim felsefesinde.

Şimdi gelecek sezonun planlarını yapmaya başladılar haklı ve yerinde bir kararla. Öncelikli olarak teknik direktör meselesini halletmeleri lazım tabii ki. Basında yazılan iki isim ise Abdullah Ercan ve Hakan Şükür. İki isim de Kayserispor felsefesine uyacak isimler. Ancak burada kanımca Abdullah Ercan kesinlikle daha doğru bir tercih olacaktır. Yaklaşık 4 seneden beri U17 ve U18 ile belli bir tecrübeye sahip oldu.  Daha da önemlisi bu 4 senelik tecrübe Kayserispor gibi gençlere ve oyuncu yetiştirmeye önem veren bir kulüp için mükemmel bir "database" demek. Bu anlamda onlar Abdullah Ercan'dan, Abdullah Ercan ise Kayserispor'un "uzun vadeli çalışma" felsefesinden yararlanabilir ve ortaya uyumlu bir ikili çıkabilir.

Ancak Kayserispor'un ve yönetiminin herşeyden önce bu sezonki yönetim başarısızlıklarından ders çıkarmaları ve daha soğukkanlı olmaları gerektiğinin farkına varmaları gerekir. İlk defa onların oyuncularına talip olmuyor bir büyük kulüp. Bu kadar öfke ve gerilimden yine kendileri zararlı çıktılar herşeyin sonunda. Eğer bu zaafları giderebilirler ise Türkiye'nin en iyi birkaç stadından birine sahip, Furkan gibi Abdullah gibi, Eren gibi yetenekli gençlere sahip bu kulüp kesinlikle başarılı olacaktır.

1 yorum:

  1. Abdullah Avci`nin kayseri performasini görmekte ilginc olurdu

    Emre

    YanıtlaSil