25 Ocak 2010 Pazartesi

Tabata mı, Delgado mu? Peki ya Necip...

Dondurucu soğuktan kaçarcasına eve girip, ayaklarımı şöyle bir uzatıp NTVSpor'u açmıştım ki yine aynı bayat Delgado haberleri dışardaki soğuk daha mı iyiydi acaba diye düşündürdü beni. Bir Delgado kandırmacasıdır gidiyor Beşiktaş'ta. Sezon öncesi iki kupanın rüzgarını arkasına alan Demirören, Delgado'nun sözleşmesini dondurmak için binbir türlü takla atmıştı. Peki ya ne için? Son Denizli şaheseri olan bir '10,5 numara' alabilmek için...Hoca'nın bu politik, gündem yaratan sözleri de olmasa medya gündem yaratmakta zorlanacak gerçi ama, bu sözlerin içini doldurmadığınızda da taraftarın karşısında komik duruma düşüyorsunuz. Ardından ne oldu? Mantık sınırlarını zorlayan bir alışverişle, Santos'un eski 10 numarası, Antep'in altın yumurtlayan tavuğu Tabata, Beşiktaş'ın yeni '10,5 numarası' oluverdi. Tarih bir kez daha tekerrür etti. İstanbul'un Anadolu olmadığı bir kez daha anlaşıldı. Tabata da boğazın sularında boğulan bir Anadolu/İstanbul transferi olarak yerini aldı hafızalarımızda. Şimdi sahneye koyulan oyun ise çok bildik, çok tanıdık. Diyoruz ya millet olarak bizde balık hafızası var, şimdilerde de 3 senedir takıma ne verdiği meçhul Delgado'ya 'gel bizi kurtar' muamelesi çekiliyor. Elin oğlu bu kırılgan, "buçuklu on" lardan vazgeçerken biz hala onlardan medet umuyoruz. Futbolun yeni tanrıları Gerard'lar, Xavi'ler,Lampard'lar olmuşken biz neden Delgado'ların peşinde koşarız. Cevap çok basit...Günü kurtarmak için...

Beşiktaş'ın bu karanlığının içinde kamp döneminde parlayan ufak bir kıvılcım vardı. Necip Uysal...Kötü giden bir takımda, altyapıdan gelen gençlere haddinden fazla övgüler yağdırılması klişedir, hep bildik manzaradır. Birkaç maç sonra bu genç çocukların da o takımın içinde kaynayıp gitme olasılığı oldukça fazladır. Ama bu gencin kendine örnek aldığı isim ise, Sergen, Alex, Hakan Şükür ya da Emre değil. O kendine Frank Lampard'ı örnek alıyor. Bunu da saha içinde o kadar belli ediyor ki. Hareketleri, futbol oynama hevesi, oyunu sahiplenişi ve mücadelesi, örnek aldığı yukarıda saydığım o futbol tanrılarından birine o kadar benziyor ki. Necip, Lampard olur mu? Bu zihniyetle, bu ülkede çok zor. Ama başka birşey yaptı o, ezberi bozdu. Farklı birşey söyledi, sahada bir duruş sergiledi. Oynarken titremedi. Futbolu yönetenler de keşke biraz gözünü açsa ve üzerine titremeleri gerekenin Tabata'lar, Delgado'lar değil de Necip'ler olması gerektiğini farketseler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder