25 Ocak 2010 Pazartesi

One more "24"




Jack Bauer geri geldi! 8. gün başladı. 24'ün en güzel yanı da, yeni sezonun başladığını 4-5 bölüm sonra hatırlayıp, o bölümlerin hepsini tek doz halinde almak olsa gerek. Bu geleneği bozmadan bu sezona da ardarda izlenen 4 bölümle başladım. Ama kocaman bir hayalkırıklığı ile...

Bol aksiyonlu, adamın kanını donduran sezon başlangıçlarının aksine çok sıradan başladı bu sefer. Öyle ki Jack bile torun torbaya karışmış, televizyonun karşısında kanepede çocuk bakıyordu. O sahneyi görünce "Heyyy gidi koca Jack, sen bu hallere düşecek adammıydın. Kanepede emeklilik günlerini mi geçirecektin.Gözlerim kör olaydı görmeyeydim bunu." diyesim geldi ama çok geçmeden bela geldi Jack Bauer'i buldu.

Dizinin bu sezonu NewYork'a taşınınca o bildiğimiz CTU gitmiş, yerine Star Wars'dan fırlama bir mekan gelmiş. 7 sezonluk telefon melodisi bile değişmiş. Chloe bile bu teknolojiye uzak kalmış ki görülecek şey değil.

Yeni karakterler de itici geldi nedense. CTU başkanı kamburu çıkmış, basiretsiz adamın teki. Daha ikinci bölümden antin kuntin işlere girip, ajanlarla yüz göz olmaya başladı. Esas kızlardan birini oynayan Dana Walsh karakteri de fazla yapmacık olmuş. Gözler Nina Myers'ı aramakta aradan sezonlar geçse de.

Cole Ortiz de yeni esas oğlan. Freddie Prinze canlandırmış. Sert ajan rolüne gitmez diye düşünmüştüm başta ama yenilerin içinde en sırıtmayan o. Yine de bir Tony Almeida karizmasına ulaşması imkansız.

Sözün kısası, 24 bildiğimiz 24 gibi başlamadı ama varsın olsun. 7 sezondur sevdik onu, bir 7 sezon daha severiz...

2 yorum:

  1. sadece ilk sezonunu izlemiştim.. çok geride kalmışım sanırım :)

    YanıtlaSil
  2. 8.sezon yayınlandı en son:)
    ama cok sanslısın cünkü önünde izleyebileceğin 7 sezon var. ben hala 9.sezonu bekliyorum...

    YanıtlaSil